21 Eylül 2009 Pazartesi

Cumartesi




Cumartesikediye benzetmesiyle erkenden uyandığım doğru. Annemin yazıklar olsun cık cık cık sözler, ne aldırış etmemeye çalışıp uyku modundan çıkmama gayretlerime karşılık yinede annem bak sokağa atmışlar gördün mü gibi bir sürü şey söledi başımın ucuna gelip. Sonra annem o hasta kediyi bir şekilde yakaladı. Sonra beni tekrar uyandırıp bak bu o kedi değimli diye sordu. O tedavi ettirdiğimiz kedi değildi. Annem ısrarla o olduğunu iddia etti. ben yine yatağa girdim. Sonra annem yine başıma gelip o kedi o kedi dedi. Diğer kedi şuanda kaldığı evde balkondan atlayıp bacağını kırmış şuanda bacağında platin var anneme uyku sersemi veterinere plaketi sor palmiyeyi sor dediğimi hatırlıyorum. Bu fikrimden annem tatmin olmuş olacak ki beni rahat bıraktı. Annem gittikten bir süre sora biri kapıyı çaldı. Sema Sema diye de bağırdı üstüne üstlük. Zaten bir gece önce bütün enerjimi harcayıp geç uyuduğumdan o kimli belirsiz insana cevap vermedim. Erken uyanma hayallerim suya düştükten sonra bayram alışverişi bahanesiyle akşam Alsancak’a indim. Biraz alışveriş yaptıktan sonra Deniz’le buluştuk. Ben o sırada yemeğimi bitirdikten sonra kalkıp beğendiğim ama birinin fikrine ihtiyaç duyduğum şeyleri Deniz’e gösterdim. Deniz’in onayını alamayan ceket ve elbiselerle olan münasebetim oracıkta bitiverdi. Fiesta’da kahve falı baktırmaya gittik. Fala inanan bir halim olmasa da kadının dediği her şey harfi harfine doğruydu. Bu arada gerçek anlamda harflerle konuştu kadın ilginç olan da buydu. Blogumu okuyan herkese Hayalbaz’ın yanındaki Fiesta’da Sevgi Hanım’a fal baktırmasını tavsiye ediyorum. Oradan kalkıp Stafilina’ya gittik. O sırada erkek arkadaşımla soğuk bir telefon konuşması yaptık. Bu aralar nedense bir türlü ısınamadık gitti zaten. Deniz’le tatlı tatlı sohbet ettik ama onun aklının başka yerde olduğu gözleriyle etrafa bakınmasından belliydi. Yinede her dediğimi bir kulağıyla dinledi. Daha sonra kalkmaya yakın Burak geldi. Bir anda nedeni belirsiz (!) bir durumdan dolayı Deniz’in morali bozuldu. Deniz’e bir an önce İstanbul’a gitmesini ve sıkıntısının geçmesini tavsiye ediyorum Onun ilacı orada . Cumartesi gecesi planı yapma heveslisi değildim. Nede olsa ertesi gün bayramdı ve erken kalkacaktım. (Deniz İstanbul’a gideceği için üzülüyorum aslında onunla sohbet etmekten çok keyif alıyorum doğrusu. Deniz İstanbul’a döndüğü her sefer Alsancak’a indiğimde aklıma gelip dur bir Deniz’i arıyım derim ama onun burada olmadığı aklıma gelir ve içim burulur.) Pek bir sakin akşamın ardından elimde mutluluk torbalarımla eve döndüm. Bütün gece yarın erken kalkacağım stresiyle uyuyamadım. Saat en son 5ti ve ben hala uyanıktım. Yatağın içinde dönüp dururken yorgunluktan sızıp kalmışım.

1 yorum:

uyumsuzpenguen dedi ki...

dogru, cok dogru. istanbul'a gelince dert tasa kalmadı :)