Abboooooo
Bir önceki yazımı okudum da ABOOOOO kelimesinden daha iyi durumu açıklayan birşey bulamıyorum. Arabesk arabesk. Bazen çift karakterli miyim acaba diyorum.
Kimi zaman bileklerimi kesecek kadar depresif oluyorum işte o zaman yazdığım yazıları rahatlamak için yazıyorum. Benim kelimelerle aram iyidir ancak sadece yazarken. Bazı şeyleri konuşmam. Konuşmam çünkü konuşmak birşey değiştirmez. Mesela biri sizi sevmiyorsa ne kadar dil dökseniz olmaz çünkü bu içten gelen bir dürtüdür. Yada çok üzgünken konuşmam o zamanda aşırı şeyler hisseder insan. Üzgünken konuşmak aslında düzeltmek istediğiniz şeyi daha da kötü yapabilir. Mesela sinirliyken de kırmızıyla ünlem. Konuşmamak gerekir. Kısacası normalde olduğumdan farklı duygular içersindeyken ciddi konuşmalar yapmam çünkü ben bile kendimi anlamıyorken nasl ifade edebilirim ki kendimi doğru şekilde? İşte böyle zamanlarda hemen açarım bilgisayarı sayfalarca yazarım. Sonra silerim hiç okumadan yada bir iki kelimesini okuyup.
Genelde bir önceki gönderimdeki gibi arabesk şeyleri hemen yok ederim ama nasıl olduysa koymuşum. Hatırladım da eskiden çok erken bir blogum vardı. Ay ne depresif şeyler yazardım. Yaşamak istemediğimden dünyanın ne kadar iğrenç ve karanlık olduğundan bahseder dururdum. Tanrıya şükür bana verilen bu hediyenin ne kadar değerli olduğunu çok geçmeden anladım.
Tabii ki çöküşte olduğumuz dönemler olabilir. Öyle olaylar yaşarız ki bir daha asla gülemiyecekmişiz gibi gelir. Hepimizi çağıran bir deniz vardır. Bazı hikayelerin sonu başından bellidir. Bazen ne yaparsak yapalım olmaz bazen...
Ama her zaman güneş doğar. Bütün kötü şeyler uçucudur. Önemli olan kendinizle başbaşa kalabilmektir. Kendi kendine yetebilmektir bence en önemli olan. Ben mesela üzgün olduğumda ipodu kulağıma takıp gezerim. Beni rahatlatan bir yer vardır hep oraya giderim. Eskiden en yakın arkadaşımın oturduğu ev vardır oraya giderim. Çünkü çocukken herşey daha basitti. Oraya gider ve o anılarımı hatırlarım. Sonra içimi huzur kaplar. Düşünüyorum da şimdi bana üzücü ve zor gelen şeyler aslında ne komik şeyler. Asılda henüz yaşamıyorum. Evet zor şeylerle karşılaşıyorum. Ama her zaman daha kötü şeyleri görüp kendimi mutlu etmeye çalışıyorum.
Şu hayatta en önemli şey kendi kendinizin yeri gelince düşmanı yeri gelince dostu olmak bence. Ben beni kıracağını düşündüğüm şeyleri önceden söylerim kendime. Bu düşmanlık olabilir mutluluğuma ama bunu daha sonra yaşamaktan veya duymaktan daha çok acıtmaz. En azından başıma gelecek hoş olmayan durumlara karşı hazırlamış olurum kendimi. Çok komik belki ama bazen çok saçma bir hata yaptığımda yanağıma bir tokat atarım. Veya çok mutlu olduğumda bunu kendimle kutlarım. Aynada kendime gülümserim kendime sarılırım. Yanlış anlamayın şizofren falan değilim. Ama ben kendimin dostu ve düşmanı olmazsam kim benim dostum olur kim beni gerçek düşmanlarımdan korur.
bu yazının amacı ne oldu bende anlamadım. Ama umarım okuyan herkes için bir parça da olsa gaza getirici olur. Üzüldüğünüzde bence siz de duygularınızı yazın ve toparlandığınızda kendinizle dalga geçin. Çünkü gerçekten sizi üzdüğünü düşündüğünüz şeyler aslında gidici uçucu şeyler genelde. Sonra sağlıklı olduğunuza internette gezip bu blogu okuyacak kadar teknolojiden anladığınıza en önemlisi yaşadığınıza ve gerçek dostlarınıza şükredin.
Bir önceki yazımı okudum da ABOOOOO kelimesinden daha iyi durumu açıklayan birşey bulamıyorum. Arabesk arabesk. Bazen çift karakterli miyim acaba diyorum.
Kimi zaman bileklerimi kesecek kadar depresif oluyorum işte o zaman yazdığım yazıları rahatlamak için yazıyorum. Benim kelimelerle aram iyidir ancak sadece yazarken. Bazı şeyleri konuşmam. Konuşmam çünkü konuşmak birşey değiştirmez. Mesela biri sizi sevmiyorsa ne kadar dil dökseniz olmaz çünkü bu içten gelen bir dürtüdür. Yada çok üzgünken konuşmam o zamanda aşırı şeyler hisseder insan. Üzgünken konuşmak aslında düzeltmek istediğiniz şeyi daha da kötü yapabilir. Mesela sinirliyken de kırmızıyla ünlem. Konuşmamak gerekir. Kısacası normalde olduğumdan farklı duygular içersindeyken ciddi konuşmalar yapmam çünkü ben bile kendimi anlamıyorken nasl ifade edebilirim ki kendimi doğru şekilde? İşte böyle zamanlarda hemen açarım bilgisayarı sayfalarca yazarım. Sonra silerim hiç okumadan yada bir iki kelimesini okuyup.
Genelde bir önceki gönderimdeki gibi arabesk şeyleri hemen yok ederim ama nasıl olduysa koymuşum. Hatırladım da eskiden çok erken bir blogum vardı. Ay ne depresif şeyler yazardım. Yaşamak istemediğimden dünyanın ne kadar iğrenç ve karanlık olduğundan bahseder dururdum. Tanrıya şükür bana verilen bu hediyenin ne kadar değerli olduğunu çok geçmeden anladım.
Tabii ki çöküşte olduğumuz dönemler olabilir. Öyle olaylar yaşarız ki bir daha asla gülemiyecekmişiz gibi gelir. Hepimizi çağıran bir deniz vardır. Bazı hikayelerin sonu başından bellidir. Bazen ne yaparsak yapalım olmaz bazen...
Ama her zaman güneş doğar. Bütün kötü şeyler uçucudur. Önemli olan kendinizle başbaşa kalabilmektir. Kendi kendine yetebilmektir bence en önemli olan. Ben mesela üzgün olduğumda ipodu kulağıma takıp gezerim. Beni rahatlatan bir yer vardır hep oraya giderim. Eskiden en yakın arkadaşımın oturduğu ev vardır oraya giderim. Çünkü çocukken herşey daha basitti. Oraya gider ve o anılarımı hatırlarım. Sonra içimi huzur kaplar. Düşünüyorum da şimdi bana üzücü ve zor gelen şeyler aslında ne komik şeyler. Asılda henüz yaşamıyorum. Evet zor şeylerle karşılaşıyorum. Ama her zaman daha kötü şeyleri görüp kendimi mutlu etmeye çalışıyorum.
Şu hayatta en önemli şey kendi kendinizin yeri gelince düşmanı yeri gelince dostu olmak bence. Ben beni kıracağını düşündüğüm şeyleri önceden söylerim kendime. Bu düşmanlık olabilir mutluluğuma ama bunu daha sonra yaşamaktan veya duymaktan daha çok acıtmaz. En azından başıma gelecek hoş olmayan durumlara karşı hazırlamış olurum kendimi. Çok komik belki ama bazen çok saçma bir hata yaptığımda yanağıma bir tokat atarım. Veya çok mutlu olduğumda bunu kendimle kutlarım. Aynada kendime gülümserim kendime sarılırım. Yanlış anlamayın şizofren falan değilim. Ama ben kendimin dostu ve düşmanı olmazsam kim benim dostum olur kim beni gerçek düşmanlarımdan korur.
bu yazının amacı ne oldu bende anlamadım. Ama umarım okuyan herkes için bir parça da olsa gaza getirici olur. Üzüldüğünüzde bence siz de duygularınızı yazın ve toparlandığınızda kendinizle dalga geçin. Çünkü gerçekten sizi üzdüğünü düşündüğünüz şeyler aslında gidici uçucu şeyler genelde. Sonra sağlıklı olduğunuza internette gezip bu blogu okuyacak kadar teknolojiden anladığınıza en önemlisi yaşadığınıza ve gerçek dostlarınıza şükredin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder