26 Kasım 2010 Cuma

Geçin günler geçin bir an önce.

Gece gece ilham geldi yazayım dedim. E bu ara bu kadar az uğruyorken kaçırmak olmazdı doğrusu.


Yarına yetişmesi gereken 15 tane tasarımım olduğunu düşünürsek ilhamın uğramayı seçtiği zamanlar gerçekten çok seçkin. Yine arka fonda Nazan Öncel’den depresif şarkılar eşliğinde birşeyşer yazıyorum.



Bu aralar beni en çok heyecanlandıran, yarı erkek arkadaşımın memlekete dönüyor olması; her sabaha bu gün şu kadar gün kaldı diye başlıyorum. Heyecan yapmak doğru değil birbirimizi 5 aydır görmüyoruz, birbirimizi hiç tanımadan birlikte olmayı seçtik bu kavuşma beklentilerimizi karşılamayabilir, ikimizde hayal kırıklığı yaşıyabiliriz diyorum içten içe... Diğer yandan da elimde değil. Aklımda defalarca oynattığım bir film sahnesi oldu adeta onu ilk göreceğim dakika. Öte yandan belki de birbirimiz için bu kadar sabrettiğimizden güzel bir ilişki olabilir. İkimizde birbirimize kolayca ulaşamadık nede olsa. Ayrıyken birbirimizin yolunu gözledik. Eğlencemizden ödün verdik. Bakalım kader, kısmet, nasip.



Saat gece 12 ve ben sadece 4 tane şey tasarlayabildim, yarın 8.30 da dersimin olması ve arkasından jüri olması da harkika oldu keyfime diyecek yok. Kendimle ilgili tek memnun olmadığım şey bu. İyi hoş kızım da şu yumurta bi tarafa dayanınca işleri halletme huyum yok mu, ah huyum kurusun! Hadi son ana bıraktın konsantre ol da bitsin demi, yok illa kedi seveceğim, ilham gelecek yazı yazacağım, internette birşeye bakacağım, canım hiç normalde yapmak istemediği şeyler yapmak istiyecek – odamı toplamak gibi- bir de bunlar yetmiyecek daha da son ana bırakmak için bahaneler uyduracağım kendime. Neyse umarım yetişir.



Bu sene en yakın arkadaşlarım uzaklarda yalnız kalacağım, yarı sevgilim de yanımda değil diye üzüleceğime endişe ederken aslında hiç birşey için vaktimin olmadığını anladım. Günlerimi çok rahat geçirsemde aslında büyük bir koşturmaca içinde geçiyor hayatım. İşin aslı bu yoğun tempoyu sevdim. Hayıflanmak bir yana gece yarılarına kadar çalışmayı seviyorum. Hep isterdim düzenli bir hayatım olmasın sıkılırım diye oldu. Umarım bundan sonraki iş hayatım da böyle olur. Manyak mıyım neyim bilmiyorum ama böyle gündüzü gecesi olmadan yorulmayı seviyorum.



Oh saat 12’yi de geçti son 26 gün kaldı oldu şimdi.

Hiç yorum yok: