17 Eylül 2010 Cuma
mazi dediğin böyle yapılır!
İzmir'e döndüğümden beri ilk kez Alsancağa inme şerefine dün nail oldum. Şanslıydım çünkü Deniz de İzmir'de. Deniz'le Sevinç civarında buluştuktan sonra eve uğrayıp torbalarımızı bıraktık, ben çok aç olduğum için birşeyler yemeye gittik ardından iletişime gittik Deniz birkaç kitap aldı. Defne'ye gidip oturduk. İçi komple değişmiş. Bilemedim güzelmi olmuş. Deniz çok beğendi tabii ki. Nasıl keskin bir farktır ki ben her zaman herşeyin eski halini özlerken Deniz yenilikleri çok beğenir hemen de adabde olur. Biraz şarap içtikten sonra fark ettik ki Deniz'in cüzdanı kayıplara karışmış. Neyse ki çok geç kalmadan hemen bulduk. İletişim'de unutmuş. Şanslıydık resmen hemen bulundu.
Deniz'in uzun süredir hadi be kordonda mazi yapalım çimlerde oturalım ısrarlarına yok be yok o kadar da değil büyüdük ya, hem çim lekeside çıkmaz temalı düşüncelerle karşılık verirken bilmem şaraptanmıdır bir anda kendimizi kordonda bulduk. önce sakin sakin koşu yolulda yürürken hadi dedim millete el sallıyalım herkesin kafa bir dünyadır en fazla bi tanıdık sanarlar da çıkaramazlar. sen misin el sallayan. neyse biz baya bir yürüyüp tam geri dönüş yaparken iki tane çocuk çıka geldi. Önce şok olduk bunlar da kim diye, 2 sn geçmeden anladım ki bunlar benm el salladığım insanlardan. çocuklara el sallama amacımın ne kadar humanist olduğunu anlatmaya çalışırken birden hadi tamam diyip yanlarına oturduk. oturmak için önce bir torba bulmam gerekti lakin o kadar da genç değildim artık. taaaa eski gençlik günlerimizden Ahmet diye bir adam da ordaymış meğer. muhabbet baya sardı derken bizim oraya oturmamıza asıl vesile olan ergen tripli gençler mızmızlanmaya başladı. bir tanesi sürekli nasıl intihar etmeye çalışıpta başarılı olamadığından bahsederken bende ona yaşamanın nimetlerini anlatmaya çalıştımsa da olmadı, anlamadı. ancak kendinin duyabileceği bir ses tonuyla birşeyler gevelemeye devam etti. bu arada Ahmet'le muhabbet baya sardı ben de Deniz de ergenlerle pek ilgilenmedik. Adam 30 yaşına gelmiş evlenmiş boşanmış. Neyse biz böyle bıdı bıdı konuşurken ergenlerden biri isyana geldi biz sizi muhabbete katılasınız diye çağırdık bilmemne diye konuşmaya başladı dedim içimden 'üzgünüm çocuk ne konuşacağız ki!' bir kaç dakika daha oturduktan sonra kalktık, Ahmet elimizi öperek bizi geçirirken ergenler kıskançlıklarından olsa gerek pek takmadılar gidişimizi. Yolda vay be dedik, tam mazi oldu ama bizden geçmiş artık bu içip içip kordonda hayat ne kadar kötü intihar edelim hadi tripleri, çocuklardan biri 20 diğeri 21miş. Deniz umarım öyle değillerdir diye söyledi bence de son derece haklıydı lakin gelmişsin kaç yaşına kazık kadar delikanlı sen hala kordonda otur bir baltaya sap olama aman da öliyim amanda bıdı bıdı diye gez. Gerçi Ahmet'in durum daha da vahimdi bizce oda gelmiş 30una yuh dersin hala 6 sene önce bıraktığımız yerde....
Eve geldiğimizde Deniz de ben de çok yorgunduk. Her ne kadar Sunset Bulvarı'nı izleme girişiminde bulunduysakta 20. dakika gelmeden ikimizinde bir tarafıda pireler uçuşmaya başlamıştı, ben her zamanki gibi gece sayısız kere uyandım. Her yerde rahatça uyuyabilmemle övünen ben fark ediyorum ki son bir yıldır bildiğin yalan olmuş. Ama ne hikmetse birtek Dağhan'da öğlene kadar uyuyorum. Neyse. Sayısız kere uyanırken en son saat 6 da kesin kalkış yaptım. biraz internette dolaştım, günün aydınlanmasını izledim. Sonra dedim hadi dün gece olanları yazıyım. ortalık o kadar sessiz sakin ki, o kadar gün daha başlamadı ki alt katta sigara yakan biri var kokusunu alıyorum. Deniz hala uyuyor bu arada fırına gidip yiyecek birşeyler alsam mı diye düşünüyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder