5 Eylül 2010 Pazar
Doğmaya korkmadım da ölmeye niye korkuyorum?
beni tanıyan herkes bilir, ölmekten nasıl nasıl korktuğumu! Kendime söylüyorum doğmadan önce de ölüydüm diye. Ben yokken bir dünya vardı arabalar yine yollarında gidiyor, uçaklar uçuyordu... Sonra ben doğdum, tam 1990 yılında. Ben doğdum da ne değişti, hiç!
Beni korkutan şey de tam olarak bu sanırım. Öldüğümde yok olacağımın bilincindeyim, bir yerde ağarıma gidiyor! Ölsem kimsenin hayatı değişmez. Değişse bile herkes doğal ihtiyaçlarını yapmaya devam eder. Ne biliyim sex yaparlar, yemek yerler, tuvalete giderler falan. Yaşam akmaya devam eder anlıyacağınız bu beni üzüyor işte. Narsistliğimden veya yok olmaya korkumdan belki. Ben ölünce dünya dursa, benimle ölse sevdiğim insanlar el ele tutuşsak...
Hastalıklı düşüncelere sahip olduğumu düşünüyorum. Kendimi yok olma fikrine alıştırmaya çalışıyorum. Belki inanabileceğim birşey olsa korkmazdım ölmekten bu kadar. Cennet olsa gerçekten, sonsuz yaşam. İstersem 100 yaşıma kadar yaşıyım yine ölüm var yine var. Çıkış kapısı yok bu işin. Aşı olmak gibi diye kandırmaya çalışıyorum kendimi. Hop bitivericek. Ama ya öyle değilse. Of gece gece...
Tanrıdan dileğim; vampirler gerçek olsun ve ya sonsuz hayat.
Sonsuz yaşamak için herşeyden vazgeçerdim. Ruhunu şeytana mı satmak yapardım. Ucunda ölüm olmasın yeter!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Ölüme karşı cesaret, sorgulamamaktan, bu fikri irdelememekten gelir zaten. Bunun yanısıra cesur gördüğün insanların ya kaybedecek birşeyleri yoktur, ya da gidecek yerleri olduğuna emindirler. İkisine karşı da inatla direniyorsan; hayatı anlamlı yaşadığın anlamına gelir...Sonrası mı? Onu ben de bilmiyorum; sanırım görene dek korkum devam edecek ne eksik ne fazla...
Yorum Gönder