2 Aralık 2009 Çarşamba





Bu gün bir şımarıklık var ki üstüm de sormayın gitsin. Sürekli erkek arkadaşımla uğraşasım var onu da tanıyanlar bilir hiç öyle sululuklara gelemez. Zaten sadece benim böyle bir isteğim var benim diğer hareketlerime olduğu gibi buna da kayıtsız kalıyor.

bu gün zar zor uyandım okula gitmek için. Ama İngilizceden bir tek devamsızlık daha yaparsam kalıyorum o yüzden seve seve değilse de mecburiyetten uyandım. (kendime not: ilk derslere yoklamaya önem vermeyen bir hoca seçmeliyim 2. dönem) sağ olsun Nazlı arabayla götürdü bu gün okula benim de en yakın zaman da ehliyetimi almam lazım. Belediyenin araçlarını kullanmaktan gına geldi. Ömür boyu feribot görmek istemez oldum artık. Gerçi o yine iyi otobüs falan beklemekten. Neyse dün geceden stüdyo ödevinin yarısını yapıp kolayları okula bırakmıştım e bir saatlik arayı boş geçirmek olmaz. Hazırcılığın böylesi stüdyo için artık utanmadan Asya Kırtalsiye’ye ‘ ya bu günkü stüdyo için küp mü yapılcakmış neymiş var mı ondan’ diye sordum. Adam da yuh artık gibilerinden suratıma bakıp çıtaları verdi bunu siz yapcaksınız dedi. Mecbur aldım ben de ne yapayım. Ah be Volkan abi ne olurdu 31X31 küpü de hazır satsan. Elimiz mahkum alacağız ne de olsa. Neyse böyle geçen bir öyle molasından sonra İtalyanca dersine girdim. Gayet eğlenceli italanca dersinde günleri falan öğrendik. Sonra da derse pizza sipariş edip afiyetle yedik. Sonuçta dili yaşamak gerek bir yerde. İstanbullu bir arkadaşımın söylediği gibi ‘dil dile değmeden dil öğrenilmez’. İtalyancaya değmek istiyorum.

Sonunda geldi de çattı stüdyo dersi. Aman da ne göreyim bizim ffd101 in internet adresindeki material list eksikmiş. Neyse küp yapmak için ekstradan bir haftam olduğuna sevineyim derken strafor aldık işte bu üzücü haberdi şimdiden kara kara düşünmeye başladım nasıl keseceğim o straforu hemde curve lines kullanarak. Ah ah üçgen kesmek zaten sordu kıvrımlı kıvrımlı nasıl keseceğim. Yine workman ship 0 olcak sanırım. Ya aslında iyi olsa ne olcak o da var Can var bizim stüdyoda çocuk nasıl uğraşıyorsa her yaptığı çalışma şiir gibi oluyor ama habire eleştiriyorlar. Benim çalışmalar daha hiç eleştirilmedi. iyi yapsan bir dert kötü yapsan bir dert yani. Stüdyo derslerinin anlaşılmazlığına hastayım. Hoca yarım saat boyunca anlatıyor da anlatıyor. Zaten Türkçesini anlamadığımız kelimeler İngilizce olunca hiç anlamıyoruz. Sonuç olarak hadi bakalım deyip işi bir ucundan yapmaya başlıyoruz herkes birbirine sora sora bir çalışma daha sona eriyor. Artık gerisi Allah kerim yanlış ve ya doğru.

sonra Duygu’yla tekila partiye gidelim dedik okul çıkışı. Bu fikrimi erkek arkadaşım pek beğenmedi. İçip içip sarhoş oluyorsun ağzınla içmesini bilsen git falan gibilerinden bir şeyler söyledi. Neremle içtiğimi merak ettim o an doğrusu. Neyse yine Nazlı’yla eve dönmenin sevincini yaşarken Duygu’yla yağmurlu havaya aldırmadan Alsancak’ta inmeye karar verdik. O yağmurda mağza mağza gezdik. Ah şu kızlar işin ucunda alışveriş ve yeni açılmış bir kart olunca hiç yorulmuyorlar gezmekten. Her yanım sırıl sıklam oldu. Sonunda ne mi oldu penti’de yüz kere baktığım taytı aldım sonunda. Her yerde şu ıslak görünümlü taytlardan arıyordum ama bulamadım. En sonunda iyi ve ya köyü dedim Penti’deki yılan derisi gibi olanı alayım. (Ay yılan derisi gibi demişken hala o yılan derisi UGG’lar aklımda. Yeri gelmişken anmak istedim.) Reyhan’da oturup kurabiye yiyip çay içtikten sonra FP guy Boombox veya Hometown’da olabilir mi acaba diye biraz bakındık. Ama o bizim gibi yağmurda gezecek kadar aklını yitirmemişti. Umarım sonunda Duygu hayallerindeki beyaz atlı FP guy’a kavuşur. Böyle güzel bir gündü uzun süredir bu kadar neşeli meşeli hissetmiyordum iyi oldu.

Hiç yorum yok: